Yanlış hesap bir bir dönecek ama nasıl?
Tuğrul Özgen, ABD tarafından harap edilen Bağdat’ın görüntüleri hafızlardaki yerini korurken, oyun kurucuların Irak üzerinde yeni oyunlar oynadığını söyledi.

26 Ekim 2017 Perşembe 20:19
Tuğrul Özgen, Körfez savaşları sonrasında ABD tarafından harap edilen Bağdat’ın görüntüleri hala hafızlardaki yerini korurken, oyun kurucuların Irak üzerinde yeni oyunlar oynadığını ve bu oyunun tuttuğunu vurguladı.
İŞTE ÖZGEN’İN İLGİLİ ANALİZ YAZISI:
Körfez savaşları sonrasında ABD tarafından harap edilen Bağdat’ın fotoğrafları hafızlarımıza kazınmıştı. Saddam idam edildi. ABD tarafından Irak’a “huzuru mu hüzün mü “getirildi sorusuna cevap bile arama gerek kalmadan “Irak kaosla” anılmaya başladı. Ülke var ama içi boşaltıldı. Çünkü bir ülkeyi yıkmak kolay olsa da parçalamanın zor olduğunu bize Irak gösterdi. Neden zordu cevap gayet basit bir ülkeyi haritadan kaldırdığınızda doğan boşluğu yan ülkeler girebilir. Yıkılan alan büyükse bu daha büyük vakum alan etkisi oluşturur. Bunu yapanda altında kalır. Osmanlı devletinin yıkılmasının I.Dünya savaşına yol açtığı gibi.
Irak’ta Uygulanan “İskelet Model”i
Benzer olaylardan ders çıkaran oyun kurucular Irak’ta başka bir model denediler ve tuttu.”Ülke var ama içi boş” başka bir anlatımına biz buna “iskelet ülke modeli” diyoruz. Modelde sınırlar değişmiyor ama içeride istediğiniz değişikliği yapıyorsunuz. Nitekim Irak’ta uygulanan ve şimdi karşımıza çıkan Barzani sorunu bu modelin uygulanmansın sonucudur. Irak’ta hayata geçirilen İskelet modeliyle ülke, Musul,Bağdat,Basra olarak ayrıldı.İşin ilginç tarafı Irak’ta yanlış yapılan aslında tarihi açıdan doğru idi. Bölgenin dokusuna baktığınızda Musul halkının çoğu Sünni Kürt,Türk belli oranda Arap ,Bağdat halkının ekserisi Arap ve Şii belli oranda Sünni,Basra’nın tamamı ise Arap ve Şii’dir. Üç farklı yapı birbirine sözde benzeyen gerçekte birbirleriyle ayrı bu alanı Osmanlı devleti üç ayrı eyalet olarak yönetmişti. İngiltere buraya gelince bu üç eyaletten bir ülke çıkarmış, adına” Irak” demiş başına da Mekke Şerifi Hüseyin’in Sünni olan oğlu Faysal’ı getirip kral ilan etmişti. Saddam’da dahil olmak üzere Irak her zaman tabanı olmayan tek adamlar tarafından idare edildi. Bu bazen kral bazen, Baas partisi oldu. Farklı etnik yapı, dikta rejimlerle baskılandı. Nihayetinde ABD Körfez savaşlarıyla halkı diktatörlülükten sözde kurtardı.(!)Derken daha büyük bir kaosun içine Irak’ı soktu. Sonuçta karşımıza DAEŞ’den ,Barzani’ye kadar bütün etnik ve siyasi sorunlar kaostan beslenerek ülkenin boşalan yapısı üzerinde yeni binalar yapmaya giriştiler.Bu süreçte Talabani’nin devlet başkanı seçilmesi “Maliki-Talabani çatışmaları”, Bağdat’ta yaşanırken ABD ve İran’da perde arkasında Irak’ta hakimiyet mücadelesine girişti. Kaostan en iyi beslenen birden bire ortaya çıkarılan, bir kesimin dillendirmeye çalıştığı” Irak Şam İslam Devleti “ diye de empoze edilen DAEŞ oldu. DEAŞ,hem Irak’ta hem de Suriye’de bütün planları alt üst etti.Sonuçta iskelet modeli yeni hastalıklara sebep oldu.
İbadi “Yaşayan modele” geçebilecek mi?
İşte bu hafta Ankara’ya gelirken arkasında böyle geçmişi olan İbadi daha bir sene önce Türkiye’ye ile ipleri kopartmaya çalışırken şimdi “ iş yaparız noktasına” geldi. İbadi’yi Türkiye’nin istediği noktaya getiren etkenlere bakarsa hiç şüphesiz Barzani’nin 25 Eylülde sandığa taşıdığı Kuzey Irak’ın bağımsızlık teklifi olsa gerektir.Bu hamle Türkiye, İran ve Irak’ı birlikte hareket etmeye de itti.Bununla beraber İbadi son bir ay içinde ABD, İran ve Haşdi Şabi ile dolaylı şekilde birlikte hareket ederek iskelet olarak gözüken ülkesinde tek güç olma yoluna doğru somut adımlarda attı. Geçen yıl Musul’u akabinde bu ay içinde Kerkük’ü de Peşmerge’den alınca ülkenin lideri olma yolunda epey mesafe aldı.
Barzani’nin yanlış hesabı Bağdat’tan ve Ankara’da dönmeye başladı. Çantası dolu olarak Ankara’ya gelen İbadi’nin ziyareti esnasında Barzani’nin referandumu askıya alıp Bağdat’la dialog önerisine İbadi’nin ret hatta halk oylamasının olmamış gibi davranacağını söylemesi Barzani’yi tamamen sıkıştırdığı gibi Irak’ın Ankara’yla birlikte hareket etmesi de yerinde bir stratejik hamle olarak değerlendirilmelidir.
Türkiye Irak’ta belirleyici olmaya çalışıyor
Barzani’nin referandum sonucu Türkiye’nin bölgede oluşacak olan Kürt devletine izin vereceğini ortaya koyması akabinde Barzani’ye yönelik ambargo tehditleri ekseninde İbadiyle” ne yapılabiliriz”in sonuçlarını Ankara ziyaretinde görmeye başladık. Masaya gelen somut teklifler; Kerkük Ceyhan petrol boru hattının yeniden faaliyete geçirilmesi ki bu bölgedeki petrol trafiğinin yeniden dizayn edilmesi demektir. Bu adım ,daha birkaç seneye kadar “Dubai gibi olacağım” hayalini kuran Erbil’in kurumasına sebep olabilir.Irak yönetiminin yeni sınır kapısı açılması, mevcutlarında kontrolünü ele geçirmesinde Türkiye’nin desteğini istemesi, Türkiye’nin Irak’la 9 milyar dolarlık ticari hacmini daha üst seviyeleri çıkmasını talebi ziyaretin şimdilik somut sonuçları olarak görmek lazımdır.Bununla birlikte Türkiye’nin Sincar,Kandil vb. yerlerdeki PKK varlığını bertaraf edilmesinde Bağdat’a işbirliği sunması ve bunun olumlu karşılanmasında bir başka kayda değer gelişmedir.
Türkiye Irak’ta kalıcı hamlelere geçmeli
Türkiye,İbadi’nin ziyareti sonrası alınan kararların ısrarla takipçisi olup,Irak’ın ekonomik kalkınmasında ,petrol satışında, askeri ve siyasi alanlarında İran ve ABD faktörünün yerini alma stratejilerine geçmesi şarttır.Bunun için Maliki döneminde yaşananlar ve Tarık Haşimi’yle yaptığımız yanlış hamleler yerine halkı kazanmaya çalışmalıyız.Bunu yaparken ekonomi ve enerjiye yoğunlaşıp “ ümmet bilinçiyle” hareket etmeliyiz.Irak’ın toprak bütünlüğünü hedefleyerek ki -görüşmelerde bunun altı sık sık çizildi-kalıcı ırak politikasına” evirilmemiz şarttır. Türkiye Irak’ın askeriye’den ekonomisini, siyasetinden istihbaratını, medyasından halkın dokusunu anlayan tek elden yöneltilen bir “ırak masası” oluşturup burada oluşan hafıza kartını devreye sokup, kalıcı devlet aklıyla hareket etmeliyiz.Ki benzer aktif masalar bütün bölgeler için yapılmak zorundadır.
Unutmayalım, Irak ile Suriye’deki kaos ve otoritesizlik Türkiye’yi her zaman etkiler.
KAYNAK : yeniakit