Ege’de bir huzur köşesi Cunda
Tarihi yapıları, taş sokakları, tarihi evleri, sahili ve restoranları ile Cunda, ziyaretçilerine bir çok güzellikleri sunuyor. Mutfağı ve denizi bu güzelliğe katkıda bulunuyor.

Zeytin ve çam ağaçlarıyla kaplı bir coğrafyada, bir huzur köşesi olarak adlandıracağımız Cunda Adası’na bu hafta yolculuk yapalım istedik. Gökçeada, Bozcaada ve Uzunada ve Cunda yani dördüncü büyük ada. Cunda Adası diğer ismiyle Alibey Adası, güzelliği, sakinliği ve huzuru ziyaretçilerini büyülüyor. Doğal güzellikleri ve turistik imkanlarıyla da Cunda, göz dolduruyor. Tarihi yapıları, taş sokakları, tarihi evleri, sahili ve restoranları ile Cunda, ziyaretçilerine bir çok güzellikleri sunuyor. Mutfağı ve denizi bu güzelliğe katkıda bulunuyor
YERLEŞİME AÇIK TEK ADA
Cunda, Balıkesir-Ayvalık’a bağlı Ayvalık Takımadaları olarak adlandırılan 22 adadan biridir ve yerleşime açık olan tek adasıdır. Cunda’nın bir özelliği de tarihi taş yapılarıyla, 1976’dan beri SİT alanı olarak ilan edilmiş olmasıdır. Adanın bağlı olduğu ilçesi Ayvalık ile bağlantısı iki ayrı köprü ile sağlanıyor. İlk gördüğümde çok şaşırdığım ve hatta güldüğüm, Dolap Boğazı mevkiinde 1964 yılında inşaa edilmiş olan “Türkiye’nin ilk boğaz köprüsü” levhası olan köprü, Alibey ve Lale Adalarını birleştirmektedir. Lale Adası ise anakaraya 1817 yılında denizin doldurulmasıyla yapılmış olan 700 metrelik bir köprüyle bağlanmıştır. Cunda’nın diğer adının Ali bey olmasının sebebi ise Kurtuluş Savaşı sırasında padişahın “Yunanlılara teslim olun” emrine uymayan ve silahlı mücadeleye başlayan ilk birliğin komutanı Yarbay Ali Çetinkaya’nın isminden gelmektedir. Cunda adı ise herkese Yunanca gibi gelmesine rağmen Yunanca değildir. Adanın ismi, Piri Reis’in haritasında Yund Adaları olarak geçer. Bu isim zamanla, yelkenli gemilerin yatay sereni anlamında Cunda ile değişmiştir. Cunda Adasının kuş bakışı görünüşü, gemi cundasına benzemektedir. Adanın Yunancadaki adı ise kokulu ada anlamına gelen Moshonisi’dir.
Günümüzde Cunda’da Rum yaşamamaktadır. Ada sakinlerinin dili hafif Rumcaya kaysa da( uzun yıllar rumlarla ile yaşamaktan olabilir) tüm yaşayanlar Türktür.
Gezmek için uzun vakit ayIrmanIz gerekir
Bu güzel adada bir çok güzellik ziyaret edilebilir. Sıralarsak;
Yel Değirmeni ve Agios Yannis Kilisesi: Aşıklar Tepesi bölgesinde bulunan kilise ziyaret edilebilir.
Rahmi Koç Müzesi Taksiyarhis Kilisesi: Rum Ortodoks kilisesi olarak yapılmış 2014 yılında Rahmi Koç tarafından müzeye dönüştürülmüştür. Müze, Cunda’da görülmesi gereken yerlerden. Oyuncaklar, buharlı modeller, bebek arabaları, zaman ölçüm aletleri gibi geniş bir yelpazesi olan müze koleksiyonu, endüstri ve mühendislikle ilgili objelerden oluşuyor.
Aşıklar Tepesi: Cunda Adası’nı izleyebileceğiniz güzel bir yer.
Sevim ve Necdet Kent Kitaplığı: Agios Yannis Kilisesi’nin restore edilmesiyle oluşturulan bir kütüphane. Emekli Büyükelçi Necdet Kent’in ve eşinin ismini taşıyan kitaplığa, Necdet Kent’in oğlu Muhtar Kent, babasının kitaplarını da bağışlamış.
Tarihi Cunda Evleri: Bir çoğu 100 yılı aşkın bir geçmişe sahip, Rum mimarisinin güzel birer örneği olan bu tarihi evler görülmeye değer. Bir çoğu şu anda otel, restoran veya dükkan olarak kullanılmakta olan evler dar sokakların arasında çok güzel bir görüntü arzediyor. Tımarhane ve Güvercin Adaları: Mübadele öncesi dönemde çevredeki meyhanelerde içkiyi fazla kaçıran veya akli dengesi yerinde olmayanların bırakıldığı ada olan Tımarhane Adası, garip şekilli kaya oluşumlarıyla biliniyor. Rüzgârda uğultulu sesler çıkardığı düşünülen adada, Aya Paraskevi Manastırı da yer alıyor. Pateriça Körfezi’nde yer alan Güvercin Adası üzerinde ise adanın en eski yapılarından biri olduğu düşünülen Kızlar Manastırı bulunuyor.
NE YENİR?
Cunda Adası deyince akla, Türk ve Rum kültüründen beslenen ada mutfağı gelir. Bu mutfağın başrolü tabi ki deniz ürünleridir. Ayrica zeytinyağlılar ve mezeler bu adanın vazgeçilmezlerindendir. Otlu yemekler, zeytinyağlı mezeler ve deniz mahsullü ara sıcaklar Girit mutfağından esinlenmiştir. Mübadale ile Girit’ten gelip yerleşen Giritli Türkler, Girit’in mutfak kültürünü de buraya getirmişlerdir. Radika, turp otu, hardal otu, rezene, deniz börülcesi, ısırgan, kabak çiçeği, kazayağı, cibez otlu gibi ot yemeklerini mutlaka deneyin.. Ayvalık’ın en güzel yiyeceklerinden bir tanesi de Papalinadır. Mutlaka denemelisiniz. Bunun dışında Tatlı olarak ise Höşmerim, lor kurabiyesi ve şerbetli lor tatlısını deneyin. Lor tatlısını, dondurma ile deneyin, memnun kalacaksınız.
NASIL GİDİLİR?
Cunda’nın bağlı olduğu ilçe Ayvalık, İstanbul’dan 500 km, Ankara’dan 650 km, İzmir’den 150 km, Bursa’dan 180 km, Balıkesir’e 125 km’dir. İstanbul’dan Bandırma’ya feribotla ve ardından karayoluyla 220 km bir mesafeyle Cunda’ya ulaşabilirsiniz. Havayoluyla ise Edremit Koca Seyit Havalimanı üzerinden Ayvalık ve Cunda’ya ulaşmak mümkün olabilir. Edremit Havalimanı ile Ayvalık arası yaklaşık 40 km’dir. Ayvalık ile Cunda arası ise 8 km’dir. Güzel bir hafta sonu geçirmek isterseniz Cunda’yı tercih edebilirsiniz. Hele bu mevsimde Cunda’nın keyfine doyum olmaz.
KAYNAK : AKŞAM GAZETESİ